
Deprem, sel gibi doğal afetler, savaşlar, cinsel ya da fiziksel saldırıya uğrama, işkence, cinsel taciz, çocuklukta yaşanan istismar, trafik kazaları, iş kazaları, yaşamı tehdit eden bir hastalığın tanısının konması, tehlikeli bir olaya tanık olmak gibi zorlayıcı ve kişinin başa çıkma kapasitesini aşan olaylar ruhsal açıdan travmatik olaylardır. Ancak her yaşanılan zorlayıcı olay ‘travma’ olarak adlandırılamaz.
Olayın niteliği kadar olay karşısında verilen tepkiler de önemlidir. Yaşanılan bir olayın ‘travma’ olarak adlandırılabilmesi için; Kişinin gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma, kendisinin ya da başkasının fizik bütünlüğüne karşı bir tehdit olayını yaşamış böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiş olması ve bu olay karşısında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme tepkileri vermiş olması gerekir.
Ciddi travmatik olaylar yaşamış kişiler TSSB (Travma sonrası stres bozukluğu) geliştirir. Bu kişiler haftalarca bazen aylarca yaşadıkları olayı tekrar tekrar yaşar. Bunun beraberinde fiziksel tepkiler gelişebilir (Kalp atışının hızlanması, nefes darlığı, terleme). Genellikle aşırı tetikte olma hali, uykusuzluk, odaklanma problemleri görülebilir.